Bir toplumun içindeki insanları sen şöylesin sen böylesin diye ayırmak ne kadar doğrudur? Hem de bu uygulama ülkenin en sorunlu yerlerinden birinde yapılıyor. Birileri buna açılım diyor. ‘Açılım' adı altında ne şekilde bir olumlu gelişme bekliyorlar bilemeyeceğim, ancak bu halkı ikiye bölmektir. Daha önceki yazılarımda da bahsettim, Kürt açılımı diyorlar buna...
Eğer etnik gruplara göre ayrım yapılacaksa Türkiye'nin işi gerçekten çok zor. Çünkü aslında antropolojik açıdan bakıldığında ‘Saf Türk', ‘Saf Kürt' ya da ‘Saf Çerkez' gibi bir sınıflandırma yapabilmek mümkün değil. Yıllardır birlikte ve huzur içinde yaşamış bu topluluklar arasındaki etkileşimler sonucu saf ırk olarak bir şey kalmamıştır zaten.
Kafatası avcılığı yapmaya gerek yoktur artık. Sen öylesin, sen böylesin diyerek bazı kişilerin ekmeğine bal sürmek Türkiye Devleti'ni yönetenlere yakışmaz. Bu şekilde rant elde etmeye çalışan ve şimdilik gerçekten bir çok yol kateden insanlar, yıllardır bu ülkenin ekmeğini yemişler, okullarında okumuşlar ve yine bu devletin olanakları sayesinde yaşamlarını sürdürebilmişlerdir. Şimdi bazı dış güçlerin de desteğiyle seslerini daha da duyurarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Avrupa Konseyi gibi kuruluşlar ve ABD gibi bazı ülkeler de bu politikayı destekliyorlar. Türkiye'nin çok doğru bir iş yaptığını düşünüyorlar KENDİ HALKINI BÖLEREK... Onlara göre tabi ki doğru iş yapıyoruz. Biz ne kadar zor durumda kalırsak ya da bölünürsek onların bizi sömürme planı o kadar hızlı işler. Dikkatimi çeken bir diğer nokta ise, önceden ABD'nin direk desteğiyle bazı şeyler yanlış yapılıyordu, artık -o çark nasıl dönmeye başladıysa- ABD'nin direk müdahalesi olmadan da o makine işlemeye başladı. Ne yazık ki durum bu... Hükümetin Kürt açılımı girişiminin çok önemli olduğunu belirten ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey, paketin detaylarını öğrenmeyi beklediğini söyledi. Hükümetin Kürt açılımının "ABD'nin planı" olmadığını ifade eden Jeffrey, şöyle konuştu: "Bu kesinlikle bir Amerikan planı değil. Tabii ki, kendi fikirlerimiz var ve yıllarca bunu Türk hükümetleriyle paylaştık ama bu ABD'de hazırlanmış bir plan değildir. Türkiye'nin kendi ürünüdür ve sorumlusu Türk hükümetidir. Ben de sizler gibi detaylarını öğrenmeyi bekliyorum." Daha ne söylenebilir ki... Yıllardır yapmaya çalıştıkları plana biz bile ayak uydurmaya başlıyoruz. Kendileri etki etmese bile onların yapacağını biz yapıyoruz. Bunun milliyetçilik ya da demokrasi ile bir alakası yoktur. Bu olayın tek çözümü vardır, o da Atatürk Milliyetçiliğidir. Mustafa Kemal Atatürk sanki bugünleri görerek ve içinde birçok tarihi ders barındırarak yazdığı Nutuk'ta bu sürecin doktorinini açıkça belirtiyor:‘‘ ...bizim açık ve uygulama niteliği gördüğümüz siyasi meslek Milli Siyasettir. ‘Milli Siyaset' dediğimiz zaman, kastettiğimiz mana şudur: Milli sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup, memleketin gerçek mutluluk ve imarına çalışmak!'' Peki şuan yapılanlar Cumhuriyet'in ilanından beri çalışılan Milli Siyasete karşı büyük bir ihanet değil midir? Unutulmaması gereken en önemli şey de şu. Türk olmak bir ırk milliyetçiliğini sürdürmek değildir. Aksine bu sisteme faşistlik denir. Daha önce yapılan ve günümüze kadar gelen sistem asla faşist olmamıştır. Yurt Milliyetçisidir. Lazın da, Çerkezin de, Romanın da ve -birileri bunu unutuyor sanırım- Kürtlerin de Milliyetçisidir. Herhangi bir etnik topluma karşı açılım gereksizdir ve Millete karşı yapılan bir harekettir. O millet de Devletin sınırlarında yaşayanlardır zaten!