Tarih: 05.07.2013 00:51

ESKİ SAĞLIK BAKANINDAN ÜZÜCÜ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ ’SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM’ İTİRAFI.

Facebook Twitter Linked-in

Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık çalışanlarının sayısının yetersiz olması nedeniyle sağlıktaki dönüşümün çalışanların üstüne daha fazla yük yüklediğini söyledi. “Genel Sağlık Kapsamı Bakanlar Konferansı”na katılan Recep Akdağ, bir basın mensubunun sağlıkta dönüşüm projesi ile ilgili sorusu üzerine, “Büyük bir dönüşüm gerçekleştirirken yanlışlar da yapabilirsiniz, eksikleriniz de olabilir. Belki meselenin özellikle sağlık çalışanlarının üzerine yüklediği yükü konuşmak lazım. Bu ülkede sağlık çalışanlarının sayısı yetersiz olduğu için böylesine büyük bir dönüşüm sağlık çalışanlarının üstüne belki geçmişte olduğundan biraz daha fazla yük yükledi. Sağlık Bakanlığı olarak işin finans tarafıyla her görüşmemizde, sağlık çalışanlarının artan iş yüküne karşılık biraz daha özlük halklarıyla ilgili ya da çalışma ortamlarıyla ilgili iyileştirmelerin tarafında durduk. Bunları kısmen başarabildik, bundan sonra başarmaya çalışacağız” dedi. SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM, SORUNLAR YUMAĞI OLDU Vatandaşa sağlık hizmetinin sunulmasında, popülist ve geleceği öngöremeyen hataların yapıldığını, her fırsatta söylememize rağmen, aylar sonra gelen bu üzücü itiraf, haklılığımızı ortaya koymakla birlikte, kaybedilenlerin zaman-emek ve hayal kırıklığı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Sayın Bakanın son zamanlarında yürürlüğe konulan 663 Sayılı KHK ile kurulan Kamu Hastane Birlikleri Genel Sekreterlikleri, sağlık teşkilatında 3 başlılığı getirmiş, hastanelerin özelleştirmesi tartışmalarını arttırmıştır. 2 Kasım 2012 tarihi itibarı ile müdür-müdür yardımcısı gibi kadrolarını Kanun Hükmünde Kararname marifetiyle kaybeden yüzlerce idarecinin yerine gelen yeni idarecilerin, sihirli değneklerinin olmadığı ancak halen kamuoyunda tartışılan maaş ve ek ödemeleri almaları, iş barışını zedelemiştir. Sayın Bakan; Kamu Hastaneleri Birliğini kurmadan önce “profesyonel yöneticilik” tanımını yapmış ve hastane yöneticilerimiz sadece idarecilik yapacak, hekimlik yapmayacak ve buna göre de maaş alacaklar demiş ancak sonradan görülmüştür ki, Genel sekreterlikler hizmet sözleşmelerinin 3.maddesinde, bu yöneticiler muayene-ameliyat yapabilir serbestliği kazanmışlardır. Sayın Bakanın; kamuoyu oluştururken kurduğu samimi cümlelerde, ikna ettiği kavram “profesyonel yöneticilik” olmasına rağmen ne yazık ki sağlıktaki yönetici hekimlerimiz tekrar muayenehaneye-ameliyathaneye geri dönmüşler, idareci olarak görmeyi umduğumuz, yönetici koltukları yerine hekimlik mesleğine geri dönüş yapmışlardır. Bu manzara da, sağlıkta profesyonel yöneticilik kavramının “Türk İşi” ne dönüşüm geçirdiğini üzülerek görmemize ve ikna olduğumuz samimi kavramların ne yazık ki, kişisel rantiyeye kurban gittiğini göstermiştir. Yeni sistem, karlılık üzerine kurulmuş ancak çalışan memnuniyeti dikkate bile alınmamıştır. Daha önceden laboratuar ve röntgen çalışanlarına verilen acil farkları hakları geri alınmış, buradan karlar sağlanmak istenmiştir. Acil farklarını talep eden personel, “seni şuraya görevlendirebiliriz, orası da bize bağlı, sen bilirsin, her gün gider gelirsin” şeklinde üstü kapalı ya da alenen tehditlere uğramışlar ya da “sizin çalışma şeklinizle ilgili düşüncelerimiz var ama düşünüyoruz” şeklinde belirsizliklerle çalışanların iş huzuru bozulmak istenmektedir. Sağlıkta dönüşümde, Çalışan Memnuniyetsizliği ve Tükenmişlik Sendromu verileri çok vahimdir. Sağlık çalışanları, yaptıkları işten ve maddi doyumdan ziyade manevi doyumda alamamaktadırlar. Türkiye’de her gün 21 adet sağlıkta şiddet istatistiği, hepimiz için kara bir lekedir. Sağlık çalışanlarına yönelen sağlıkta şiddetin sebebi, sağlık çalışanlarını, insan olarak değil, hizmetkâr olarak gören mantığın ortaya çıkardığı toplumsal tepkidir. Hastanelere gelen vatandaşlar, bankalarda saatlerce beklerken, hastanede 5 dakika fazla beklediklerinde çileden çıkmakta, sağlık çalışanlarına şiddet uygulamaktadırlar. Sağlık Bakanlığının televizyonlarda yayınlanan kamu spotunda bile, doktora 45 hastanız var diyen hemşire hanım da, doktor beyde 45 hastadan çok daha fazlasını bakmakta, buna ilaveten birçok ek işi de yapmak zorunda kalmaktadır. Fiziksel şartları iyileştirmeden vatandaşa tozpembe tablolar çizerek hastanelerin makyajlı hallerinin beklentisiyle hastanelere gelen vatandaşlar hayal kırıklığı ve hezeyan yaşamaktadırlar. Geçmişte yaşanan hızlı tren faciası örneğinde olduğu gibi, tren aynı-raylar aynı-yolcular aynıyken sadece ismini HIZLI tren yaparak sadece üzücü ölümler yaşanmasına sebep olunduğu örneğinden hareketle, hastanelerin fiziksel şartları aynı iken-sağlık çalışanlarının özlük hakları, çalışma şartlarındaki kötü koşullar değişmediği sürece, mucizeler beklemek ve bu mucizeleri de, “profesyonel yöneticilik” aldatmacası ile aşmaya çalışmak, aylar sonra gelen Sayın Bakanın itirafıyla yüzleşmemizi sağlamaktadır. 10 aydan beridir, Sağlık Bakanlığının açtığı sınavı kazanan 2351 Veri hazırlama işletmeni ve 30 adet şef kadrosuna neden halen atama yapılamaması, hayret verici ve düşündürücü bir durumdur. Saymakla bitiremediğimiz haksızlık ve özlük haklarda geriye gidiş; sağlık çalışanlarında gelecek endişesi ve belirsizlik kaygılarını arttırmıştır. Hastaneler, ticari işletme mantığına oturtulmuş ancak, çalışan memnuniyeti çalışmaları ve anketler geri planda bırakılmıştır. Sağlık çalışanları-hasta ikilisindeki tahtıravallideki hasta tarafı, memnun edilmeye çalışılırken, sağlık çalışanlarına hasta hakları sopasıyla baskı kurulmuştur. Daha yeni yapılan bir düzenlemeye göre sadece acil-yoğun bakım ve acil sağlık hizmetleri çalışanlarının nöbet ücretlerine yapılan % 50 lik zam bile, sağlık çalışanları arasındaki iş barışını bozmak için yetmektedir. Sağlık Bakanlığı kurmaylarının düşüncelerindeki adaletsiz genelge çalışmaları mahkemelerden dönmekte ancak kaybedilen ne yazık ki; zaman ve Bakanlığa duyulan güven olmaktadır. Sağlık Bakanlığı; sağlık çalışanlarını hizmetkâr olarak görmekten vazgeçmeli, profesyonel yöneticilik ve işletme mantığından sıyrılmalı, Sağlık çalışanlarının yaptıkları işten manevi doyum aldıkları-maddi ve manevi kaygılarını-gelecek endişelerini duymadıkları bir iş ortamı kurmaya başlanmalıdır. Sağlık çalışanlarından ilgi ve destek görmeyen profesyonel yöneticilik ve işletme mantıkları; aylar sonra gelen itiraflara yenilerini ekleyecek şeklindeki kaygılarımızı arttırmaktadır.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —