11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
‘Batı' Tek Başına Yeterli mi?
IMF ile görüşmeler tüm hızıyla devam ediyor. Bir yandan kıyasıya pazarlık sürerken John Lipsky ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan kameralar önünde net açıklama yapmaktan çekiniyorlar.
Yıllardır IMF'den borç alıyoruz. Başka borçları kapatmak için, yatırım yapmak için ve ekonomiyi canlandırmak için hep dış kuvvete ihtiyaç duyuyoruz. Bu bana pek gerçekçi gelmiyor açıkçası. Koskoca bir millet ve bir sürü iş adamımız var ve biz uluslararası para fonları peşinde koşuyor, bize daha fazla para ya da daha az faiz vermeleri için uğraşıyoruz. Buna karşın ülkemizde bu kadar ekonomik imkanlar varken üretmiyoruz, kendimize yetiremiyoruz ürettiğimizi.
Hep dışarıdan, özellikle de içgüdüsel bir şekilde Avrupalı ülkelerden, ‘Batı' diyerek kendi içimizde yücelttiğimiz devletlerde arıyoruz çareyi. Bence ‘Batı' diye bir gercek yoktur. Avrupa ülkeleri kendi aralarında bile birlik olmayı becerebilmiş değillerdir. Batı'ya bakmak, Batı'yı benimsemek yanlıştır. Teknolojik avantajlarını gözardı etmemek gerekir tabi ki ama aynı teknolojiyi iyi eğitilen Türk mühendisler, bilim adamları da yapabilir. Ismarlama bilgilerle ve ambalajlı teknolojiyle ilerleyemeyiz. Ancak kendi yöntemlerimizi, kendi bilim adamlarımızı yetiştirerek teknolojide ilerleyebiliriz. Avrupalı düzene göre ve milletimize yabancı sistemlerin ve yaptırımların ülkemize hiçbir yararı olmayacağı düşüncesindeyim.
18. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin yenilebileceğini tüm dünya anladıktan sonra ülkemizde Avrupa'ya karşı büyük bir hayranlık ve Avrupai sisteme müthiş bir eğilim başlmıştır. 19. Yüzyılda İttihat ve Terakki önderliğinde ‘tam yol Batı' endeksli yönetimle, Türk değerlerine uymayan politikalarla Cihan İmparatorluğu'nun sonu gelmiştir. Türk milleti batıya benzemeye başladığı anda kendi sonunu hazırlamıştır.
Türk milleti kendine has bir millettir. Kendi değerlerimiz ve geleneklerimiz vardır. Eğer ilerleme veya değişim yapılacaksa yine kendi değerlerimizle yapılmalı, tepeden inme politikalardan çok halk içinden gelen değişime kulak verilmelidir.
Türkiye AB'ye girsin mi? Sorusuna verilen cevaplardaki hayırların her geçen gün artmasının sebebi budur. Batıda bulunan devletlerin düzen ve geleneklerine göre hazırlanan şartların bize uygulanmaya çalışılmasının sonucudur bunlar.
Bence yapılması gereken Türk Milleti'nin kendisini dinlemesidir. Bizim için doğru karar ancak öyle verilebilir. Kendi sesimizle, kendi istediğimiz gelişme ya da değişim bizi ilerletir, geliştirir. Dünyaya örnek olan Türk devlet ve kültürel hayatı böyle oluşmuştur. Bize düşen sadece tarihe göz ucuylada olsa bakmaktır, gercek apaçık oradadır...
Geçtiğimiz haftasonunu değerli kılan yegane özellik tabi ki babalar günüydü. Alınan hediye ya da maddi harcamalar haricinde bence önemli olan, baba kavramının yılda bir gün bile olsa yaşatılmak istenmesidir. Yozlaşan aile sistemimizi böyle hatırlatmalarla belki eski haline döndürülebilir, insanların gözlerini açmalarını sağlanabilir. Tüm babaların, özellikle kendi babamın, Babalar Günü tekrar kutlu olsun...