CUMHURİYET TARİHİNE BİRAZ SAYGI: YÜZ YILLIK OKULU KAPATMAYINIZ!
Bundan tam 100 yıl önce, Cumhuriyet’in henüz filizlendiği yıllarda, Cumhuriyetin ilanından sadece 2 yıl sonra(!) Edirne’nin Büyükdöllük Köyü’nde bir okul açıldı. Cumhuriyetin eğitim meşalesini taşımak, köy çocuklarını cehaletten kurtarmak, kız-erkek demeden herkese eşit eğitim fırsatı sunmak için… Bu okul sadece dört duvar değildi; bir ideali, bir devrimi, bir milletin yeniden doğuşunu simgeliyordu.
1925 yılında köylü-devlet iş birliğiyle temeli atılan bu okul, bir öğretmenle 45 öğrenciye kucak açarak eğitime başladı. Zamanla binası yenilendi, öğretmen sayısı arttı, ama asıl değişmeyen şey o okulun köy halkı için taşıdığı değer oldu. Cumhuriyet’in ilk ışığını taşıyan bu okul, yıllar içinde sadece eğitim vermekle kalmadı; aynı zamanda bu köyün hafızası, geçmişi, aidiyeti ve umudu haline geldi.
Ancak bugün gelinen noktada, bu tarihi okul çeşitli "mazeretler" ileri sürülerek kapatılmak isteniyor. Nüfus mu az? Öğrenci mi yok? Öğretmen mi yetersiz? Oysa bunların hiçbiri bir asırlık geçmişe sahip bir okulun kapatılması için yeterli gerekçeler olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde 100 yıllık bir okul kapatılmaz; yaşatılır, korunur, örnek gösterilir! Edirne Valiliği ve Milli Eğitim yetkilileri, bu okulu kapatmak için değil, yaşatmak için mücadele etmeli. Böyle köklü bir miras göz bebeği gibi korunur, hatta müze okul haline getirilerek eğitimde tarih bilinci kazandırmak için kullanılır.
Bugün yapılması gereken, bu okulu kapatmanın yollarını aramak değil; onu yaşatmanın, güçlendirmenin yollarını bulmaktır. Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valiliği, çevre köylerden ve hatta Edirne Merkez'e yakın mahallelerden öğrenci taşıyarak bu okulun ayakta kalmasını sağlamalıdır. Eğitim politikaları, sayıların değil, değerlerin ve tarihin ışığında şekillenmeli ve Cumhuriyet’in eğitim mirası olarak yaşatılmalıdır.
Köyün yaşlıları okulun arşivinde hâlâ “Hasanoğlu Mehmet” ya da “Mehmet kızı Hatice” gibi isimlerin kayıtlı olduğunu anlatıyor. Bu sadece bir nüfus kaydı değildir; bu, Cumhuriyetin ilk öğrencilerinin, bu toprağın çocuklarının izi ve sesidir. Bu izleri silmek değil, yaşatmak boynumuzun borcudur.
Köy muhtarı Ahmet Kezer ile yaptığımız görüşmede; "Bu okul, sadece bir köy okulundan ibaret değildir. Okulumuz Cumhuriyet’in eğitime verdiği önemin, köylünün emeğiyle yoğrulan bir geçmişin ve geleceğe dair umudun simgesidir. Bu okulun ışığı sönmemeli. Aksine daha da parlatılmalı. Çünkü bu okul, sadece bir bina değil;yüzyıllık Cumhuriyet hafızası ve mirasıdır." Dedi.