10081%1,46
34,76% 0,27
36,72% -0,12
2946,08% 0,40
4830,79% 0,03
Fatma’ya (hayali sevgilisi) ve Galatasaray’a Kara sevdalı… Haa birde yaz’ları Vakıf’a kurduğu sarı kırmızı çadırına…Pantolonunun paçalarını çoraplarına sokmuş, bir elinde Siyah Çantası, bir elinde Akıllı Telefonu ve başı
KOMSER
Fatma’ya (hayali sevgilisi) ve Galatasaray’a Kara sevdalı… Haa birde yaz’ları Vakıf’a kurduğu sarı kırmızı çadırına…Pantolonunun paçalarını çoraplarına sokmuş, bir elinde Siyah Çantası, bir elinde Akıllı Telefonu ve başında kulaklıklı şapkasıyla her gün Edirne esnaflarını dolaşan ve tanıdıklarına ceza kesen, Edirne’mizin renkli simalarından bir güzel insan… Salih Menekşe…
Siz onu Komser olarak tanıyorsunuz. 06.09.1966 yılında Edirne’nin Karayusuf köyünde doğdu.
Erken ölen babasından sonra meczup annesinin Salih’i bakamayacağını anlayan komşuları, onu o gün ki adıyla “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı Edirne Çocuk Yuvası ve Yetiştirme Yurdunda” devlet koruması altına verdiler.
Salih Menekşe okul çağına geldiğinde, annesi gibi meczup olduğu anlaşıldı ve okula gönderilmedi… 18 yaşını doldurduktan sonra da 2 yıl kadar korumaya muhtaç olduğu için Edirne Yetiştirme Yurdunda barınmaya devam eden Salih Menekşe, koyu bir Galatasaray taraftarı…
Elinden düşürmediği Teybi ve kasetleri ile Edirne esnafı ve Edirne halkının ilgisini ve sevgisini kazanan Salih Menekşe; yaşı ilerledikçe hayatın zorlukları karşısında biçare çırpınırken, Edirne esnafının ve halkının verdiği harçlıkları, ondan zorla almaya başlayan Yetiştirme Yurdundaki çocuklardan kaçıp Bedesten çarşısı etrafındaki parkta banklarda yatmaya başladı. Bunun üzerine Yurttan soğuyan Salih Menekşe için koruma kararı kaldırıldı ve yurtla ilişiği kesildi.
Sokaklarda kalmaya başlayan Salih Menekşe’yi korumak ve topluma kazandırmak için kolları sıvayan minibüsçüler, ona bir şapka ile gömlek aldılar ve “Sen Artık Trafik Polisisin, Trafiğe Sen Yol Ver” dediler…
Polislik macerası da böylece başlamış oldu. O artık trafik polisiydi ve Edirne’nin asayişinden sorumlu ‘Komser’di. Minibüsçülere kestiği(!) Trafik cezalarından kazandığı paraları(Minibüsçüler ceza adı altında ona harçlık veriyorlardı.) aldığı yeni kasetlere ve GS malzemelerine yatırmaya başaldı.
Bir yandan ceza kesip biryandan da asayişi sağlayan(!) Komser; Uzun süre Eski Camii restorasyonu şantiye bekçi kulübesinde kaldıktan sonra zamanın Müftülük bekçisi İsmail Kumuz’un onu, Eski Müftülüğün altında bulunan Din Görevlileri Lokaline almasıyla bu gün hala barındığı eski müftülük binasında yaşamaya başladı.( halen aynı yerde barınıyor) Ogün bu gündür de birkaç yıldır Şarköy’de görev yapan Mehmet Darı, komserin hem sırdaşı hemde ekonomi danışmanıdır(!)
Edirne Yetiştirme Yurdunun her yaz Enez Vakıf Köyüne kurduğu yaz kampına olan tutkusu hiç bitmeyen Komserin bu alışkanlığını bilen Edirne esnafından Tarihi Ciğerci Bahri Bey ve arkadaşları her Haziran ay’ının başlarında ona aldıkları sarı kırmızı çadırla birlikte Enez Vakıf köyüne giderler ve uygun bir yere çadırını kurarlar… O günden sonra, Komser elinden hiç düşürmediği çantası ve Teybinin yerini alan Akıllı Telefonuyla artık yaz sezonu bitene kadar Saroz sahillerinin asayişinden sorumludur…
Bu gün Edirne esnaflarının manevi çocuğu sayılan Komseri, hayata bağlayan( hayali) sevgilisi Fatma en çok dert ettiği konuların başında geliyor! Özellikle Alipaşa esnafı nın hazırladığı kargo ile yılda birkaç kez Komsere Fatma adına gönderilen hediyeler ve yine aynı kumpanya tarafından organize edilen, Fatma’nın çok kısa telefon konuşması (Alo ben Fatma nasılsın… Eyvah kocam geliyor…) onu hayata bağlayan kara sevdası olmuş…
Her yılın ilk günü kendi gibi meczup arkadaşlarıyla doğum gününü Tarihi Ciğerci Bahri Bey ve arkadaşlarının organizasyonu ile kutlayan Komser; Fatma’ya çok kızgın… Doğum günü partisinden önce yaptığımız konuşmada bana; “ Fatma’yı bu yıl Vakıf’a almayacağım… Bak Fatma’nın haberi olsun, ya o adamı bırakıp bana gelsin ya da bidaha hiç gelmesin” dedi.
Her yıl Sarı Kırmızı doğum günü pastasındaki mumları söndürdü mü, Bahri beyin ona hazırladığı bir tavukla birlikte pastasını paket yapıp herkesin şaşkın bakışları arasında “arkadaşım, bu benim doğum günüm... Pastayı da ben yiyeceğim.” Diyerek eski müftülük binasındaki evine giden Komser, bu yıl pastasını arkadaşlarınla paylaştı…
Cim Bom yenildiğinde üzüntüsünden evinden çıkmayan Komser, her yılbaşı akşamı kızarmış bir bütün tavuk alıp evine gider ve vefasız Fatma’sının(!) kara sevdasıyla baş başa kalır…