Tarih: 24.11.2013 10:36

MAHŞERİN DÖRT ATLISINDAN KAÇI EDİRNEDE?

Facebook Twitter Linked-in

MAHŞERİN DÖRT ATLISINDAN KAÇI EDİRNEDE?

Değerli okurlarım; sizlerle aşağıda paylaşacağım yazı, İstanbul dan yayın yapan bir internet haber sitesinden aldığım geçtiğimiz yıllarda yayınlanmış bir yazı. Ben bir tek kelimesine dokunmadan yayınlıyorum. Bu yazıyla ilgili yorum ve haberleri sizlerle araştırmalarım bitince paylaşacağım. Şimdilik sizlerden isteğim, bu yazıyı okuyup iyice düşünmeniz ve şu soruları bir kez kendinize sormanız;  15 ayda, 30 üst düzey bürokrat ve memuru, ya tayin olmuş yada görev değişikliğine uğramış Edirne’mize; bu yazıda bahsi gecen Mahşerin Dört Atlısından gelen var mıdır? Şayet varsa; biz bu Mahşerin Atlılarıyla birlikte nasıl yaşıyoruz?

İSTANBUL MEM'DE MAHŞERİN DÖRT ATLISI...HER DEVRİN ADAMLARI

İstanbul'da son dönemlerde dört müdür konuşulmaya başlandı. Adeta şehir efsanesi haline gelen bu dört müdürün kimisi okul müdürü, kimisi ilçe milli eğitim müdürü, kimisi şimdi öğretmen, kimisi il milli eğitim müdürü oldu. Ortak yönleri dördünün de eski milliyetçi, yeni muhafazakâr olmaları. Her ne kadar standart muhafazakârlık normları olan birçok kriterlerden uzak olsalar da, içkilerini de içip, haclarını da yapan her devrin adamı tiplerdir bunlar…

Her devrin adamlarıdırlar. Çünkü bunların ceplerinden en az 3-4 partinin rozeti, bagajlarından yine 3-4 partinin bayrağı eksik olmaz. İsa'nın ekmeğini yerler ama Musa'ya dua ederler. Onlar için gelen ağadır; giden paşa. Cıva gibi akışkandırlar. Her şekle her kılığa girebilirler. Bu yönleriyle bukalemunlara bile taş çıkarırlar. İktidar partisinin eğitim işleri ile ilgilenen yöneticileri ile aile dostudurlar. Sırdaşlarıdırlar. Yine iktidar partisinin eğitim işleri ile ilgili milletvekillerini İstanbul'a her gelişlerinde havaalanında karşılayıp, önce yemeğe ardından nargile içmeğe götürüler. Bu konuda parti yöneticilerinden daha vefakârdırlar. Söz konusu milletvekillerini her gelişlerinde havaalanı VIP salonunda mutlaka karşılarlar.

 İlgili milletvekilleri de İstanbul'un eğitim işlerini; İstanbul Milli Eğitim Müdüründen ya da eğitim ile ilgili dernek, vakıf, sendikalardan değil de; yasalara uysun uymasın siyasi iradenin bütün ricalarını emir telâkki edip yerine getiren, bu yüzden de sık sık yasalarla başı belaya giren; haklarında meclis soruşturma önergesi bile verilen bunu da partili olmalarının bedeli olarak satabilen,  görevden alındıklarında da hamileri olan siyasilere koşan bu çok bilgili ve değerli, memlekete hizmet edebilmek için daha çok terfi etmekten başka kaygıları olmayan şahsiyet abidesi müdürlerden öğreniyorlar. Söz konusu müdürlerin 28 Şubat'ta bir yerlere gönderdiği biz sizdeniz ha! Mesajlarını sağır sultan bile duydu. İktidar partisinin milletvekilleri duymadı.

Rahmetli Özal ‘'Ben oturduğu koltuktan şeref alan değil; o koltuğa şeref veren bürokratlar istiyorum.''Demişti. Bu değerli müdürlerimizin oturdukları koltuğa şeref vermek gibi bir kaygıları da yoktur zaten… Şeref denince bunların akıllarına gelen ‘'Kurtlar Vadisi Pusu'' dizisindeki ‘'Şeref ZAZAOĞLU'' karakteridir. Zaten onlar için makam, koltuk işleri de bir nevi ‘' Eğitim Vadisi Pusu''dur. Siyasi bağlantılarına ve güçlerine güvenerek racon keserler, kelle alırlar ( bu terim literatürde ilgili kişiyi görevden almaktır.), kantinler, servisler, sürücü kursları, rehabilitasyon merkezleri, özel eğitim kurumları onlardan sorulur. (Dağıtım, organizasyon anlamında…)

Alt kadrolarına hakaretamiz ifadelerle hitap ederler. Buldukları her fırsatta esip-gürleyip birilerini toplum içinde fırçalayarak güç gösterisi yaparlar. Küfürbazdırlar. ( Küfürbazlık alemde delikanlılık göstergesi oluyor.) Kendi koltuklarının kralı, başka koridorların kölesidirler. Siz bunların alt kadrolarına toplum içinde kükremelerine aldanmayın, başka koridorlarda koridoru yalayacak kadar eğilmesini de bilirler.

Derin siyaset ve bürokrasi kültürüne! sahip bu müdürler siyasilerle ve üst düzey bürokratlarla nasıl, nereden temas kurulacağını, bağlantının nasıl sağlanacağını, onların özel hobilerini, fobilerini, nelerden hoşlandıklarını ve dahi nelerden hoşlanmadıklarını, nerelere takıldıklarını, onlarla nasıl oturulacağını, kalkılacağını, yenileceğini, içileceğini iyi bilirler. Bu kültüre sahip olmayan müdürler ise bunların etrafında dolaşıp bunlara tabi olarak onlardan arta kalanlarla yetinmeye çalışırlar. Ya da bu tür ilişkilere tevessül etmeyip işlerine bakarlar.

Hangi parti iktidar olursa olsun hep bunlar kazanırlar. Omurgasız olmanın böyle getirileri de oluyor ister istemez…

Bilmeyenlere hatırlatalım. Mahşerin Dört Atlısı, İncil'de adları geçen, kıyamet gününde ortaya çıkacaklarına inanılan 4 atlıdır. Ama bizim atlıların kıyametle bir ilgisi yok. Onlar cenneti bu dünyada yakalama derdindeler.

Olan sadece her devir gerçekten bedel ödeyen ama bunu anlatmaktan dahi hicap duyan, milletin vekillerine 100 metreden daha fazla yaklaşamayan derin milletin evlatlarına oluyor.

Peki kim mi bu mahşerin dört atlısı?

Hareketlenmeleri takip edin ya da küfürlerin geldiği yöne kulak kabartın anlarsınız… Sinan Şamil/ memurlar. biz

http://www.kamuajans.com/egitim-personeli/haber/istanbul-memde-mahserin-dort-atlisi-361192.html

 Yazı böyle…Şimdi düşünün bakalım benim sorularımı…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —