MHP; “DOC. DR. AHMET YARAŞ HADDİNİ BİL!!!”

MHP; “DOC. DR. AHMET YARAŞ HADDİNİ BİL!!!”

MHP Edirne Merkez İlçe Başkanlığı, Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yaraşın “Türkiye’ye Göç Eden Türkler Ve Edirneliler Mikro Milliyetçi, Aymaz Ve Zavallı Mıdır?” başlıklı yazısını şiddetle kınadı. MHP Merkez İlçe Başkanı Hakan Özkan ;“Yoksa haddini bilmeyen Ahmet Yaraşın, üstü örtülü olarak bir Balkan Türk’ü olan, milli mücadelenin önderi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk mü hedef alınmaktadır?” dedi.

MHP Edirne Merkez İlçe Başkanlığının yazılı açıklamasında şöyle dendi;

10 Nisan 2013 tarihli yerel bir gazetede yayımlanan, Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet YARAŞ’a ait Edirne’ye adanmış bir ömür başlıklı köşe yazısında, nüfusunun büyük çoğunluğu Balkan göçmenlerinden oluşan Edirnelileri rencide eden şu ibareler yer almıştır.

Malatya’dan başlayıp Edirne’de devam eden pek çok Edirneliden daha fazla bu kente hizmeti olan Değerli hocamıza (Ratıp Kazancıgül) nice uzun sağlıklı yaşam diliyoruz. Ve pasaportla gelip Türk Vatandaşlığına geçen ve halen bütün aymazlıkları ile mikro milliyetçilik yaparak Anadolu’dan gelenleri dışlayan Edirne’deki zavallılara en büyük yanıttır. Tabi anlayanlara…..

Mikro milliyetçiliğe karşı olduğunu ifade eden YARAŞ, bizzat kendisi Ratıp Kazancıgil gibi saygıdeğer bir şahsiyetin arkasına saklanarak aslında keskin ve sert bir mikro milliyetçilik yani bölgecilik yapmaktadır. Şöyle ki kendiside 1966 Malatya doğumlu olan YARAŞ, Kazancıgil’in aslında bir Malatyalı olduğunu, Edirne’ye Edirnelilerden daha çok hizmette bulunduğunu ifade etmektedir. Yıllardır Edirne’de yaşayan, Edirne’nin bütün nimetlerinden faydalanan, Edirne’nin ekmeğini yiyen, Edirne’de öğrenim üyesi olan YARAŞ da çok iyi bilir ki; Edirneliler için insanların nüfus cüzdanlarındaki memleket hanesinde ne yazdığının bir önemi yoktur. Ancak YARAŞ, adeta Edirneliler ve Göçmelere kin kusmakta, ısrarla Malatyalı kimliğini öne çıkarmakta, Edirneliler için mikro milliyetçi bölücü aymaz, zavallı gibi tahkir edici ifadeler kullanılmaktadır. Daha önemlisi ise bu ifadeler ile Anadoluluları göçmenlerin karşısına yerleştirerek birbirine düşürmeye çalışmaktadır.

YARAŞ’a ait ifadeler, bir gün ağzından tesadüfen çıkmış tahlisiz ibareler yahut bir dil sürtmesi değildir. Aksine belli bir zihniyetin dışarı vuruludur. Nitekim YARAŞ’ın tarik edici ifadeleri zihni arka plan itibari ile BDP ‘li Sırrı Sakık’ ın Kafkaslar ve Balkanlardan gelen göçmeler için kullandığı haddinizi bileceksiniz. Oradan gelip, hele dağdan gelip bağcıyı kovma hakkına sahip değilsiniz. İfadeler ile ayniyet taşımaktadır. Bu gün belli çevrelerin ısrarla Balkan, Kafkas ve Türkistan göçmenleri aleyhine bir karalama kampanyası yürüttükleri esefle görülmektedir. Nitekim YARAŞ’ın ifadeleri City University of New York’da öğretim üyesi olan ve Diyarbakır Silvan doğumlu Mücahit Bilici’nin Türkiye’deki mücadelenin Anadolu ve Rumeli arasındaki mücadele olduğu , tarihsel ve Kültürel olarak Balkanları Anadolu’nun karşısına koyan, bir tarafta Türkleşmiş ve Türkleştirilen göçmen  komiteci milliyetçiğin Balkanlar ve Kafkaslardan gelen gruplardan kurulu komisyonu var. Şeklindeki düşünceleri ile benzerlik arz etmektedir. Balkan Kafkas ve diğer göçmenlere yönelik bu ve benzer düşüncelere genelde ülke bütünlüğüne kasteden grupların veya sempatizanların yayınlarında rastlanılmaktadır.

 Osmanlı Devletinin kuruluşunda cepheden cepheye koşan ve evlat- ı Fatihan olarak yaad edilen Balkan Türkleri Balkanlara nereden gitmiştir. Balkan savaşlarında, birinci dünya savaşında Çanakkale cephesinde şehit düşen Balkan Türkleri cephelere pasaportla’ mı katılmışlardır? Milli mücadelede ve Cumhuriyetimizin kurulmasında büyük katkıları olan Balkan Türkleri de birer (aymaz) ve (zavallı) mıydı?  Yoksa üstü örtülü olarak bir Balkan Türk’ü olan, milli mücadelenin önderi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk mü hedef alınmaktadır? Acaba Anadolu Türkleri ile Balkan Türklerini karşı karşıya getirip kin ve düşmanlık tohumu eken bu düşünceler, hangi amaçla ortaya atılmaktadır? Anadolu’daki nüfusun önemli kısmının 93 harbinden sonra Anadolu’ya gelen Balkan, Kafkas, Kırım ve Türkistan göçmenlerinin teşkil ettiği bilinmemekte midir.?, Acaba bugün Balkan, Kafkas,Kırım, Türkistan, Kerküt göçmenlerine siz buraya ait değilsiniz demeye çalışanlar yarın Anadolu Türklerine’ de siz Malazgirt’ten önce burada yoktunuz hadi Orta Asya’ya geri dönün demezler mi?

 Göçmenler aleyhinde ifade edilen art niyetli sözler bizim gibi genelde Balkanlar’dan olmak üzere Kafkasya’dan, Kırımdan, hatta Türkistan ve Kerkük’ten göç eden Edirne’lileri derinden yaraladığı gibi şanlı Osmanlı tarihinden milli mücadeleden, Cumhuriyet tarihinden, Balkanlardan, Osmanlı Coğrafyasından ve Kültürel sınırlarımızdan habersiz olunması hem memleketimizin hemde memleketimizden bilimin geleciği adına bizleri endişeye sevk etmiştir. Osmanlı Fethileri ile birlikte Anadolu’dan yüz binlerce Yörük ve Türkmen balkanlara göç etmiş veya devlet eli ile iskan edilmiştir. Ayrıca Türkistan itil-ural bölgesi balkanlar, Kafkasya, ve orta doğu (iran,ırak,surişye) coğrafları başta olmak üzere dünyada 250 milyonun üzerinde çeşitli bıylara mensup türk yaşamaktadır. Osmanlı devletinin varisi ve devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, bütün Türklerin ve akraba toplulukların manevi olarak vatanı yada anavatanıdır. Göçmeler aleyhindeki ifadeler cehalet eseri olmanın ötesinde özelde balkan göçmenlerini genelde de bütün göçmenleri öteleyen düşmanca bir zihniyetin dışa vurumudur. Eğer 2. balkan savaşı ile doğu Trakya kurtarılmamış olsaydı 1. balkan savaşında malubiyetimiz sonucunda imzalanan Londra antlaşmasına göre Türkiye’nin batıdaki sınırı midye-enez hattından geçecekti. Dolayısıyla Edirne, Kırklareli ve Babaeski gibi yerlerde yaşayan vatandaşlarımızda bugün Türkiye’ ye pasaportla gelenler) kategorisine dahil edileceklerdir. Hele hele Bulgarlarla müttefiklerinin İstanbul ve Gelibolu önlerine kadar bütün doğu Trakya’da 1912 Aralığında işgal ettikleri yerler balkan hükümetlerinin elinde kalmış olsaydı bugün Trakya’da yaşayan bütün insanlarımız Türkiye’nin sınırları dışında kalmış olacaktı. Doğal olarak ta İstanbul ile Türkiye’nin diğer bölgelerine pasaportla gidebileceklerdi. Bu durumda YARAŞ, yıllardır ekmeğini yediği Edirne’nin güzel insanlarını da o zaman yabancı muamelesine tabi tutup pasaport kontrolü yapacaktı.

Geçmiş yıllarda milletimiz, özellikle gençlerimiz sağ- sol, laik- dindar, ilerici-gerici, Alevi- Sünni şeklinde kamplara bölünmek istenmişti. Bugün bu tertibe birde Anadolu ile göçmeler ayrımının eklenmek ve böylece milletimizin yeni bir kamplaşmaya itilmek istenilmiş olabileceği endişesini taşımaktayız.

Şehrimize ait yerel gazetenin yetkililerinin de  Doç. Dr. Ahmet YARAŞ’ın yazısının yayımında daha sorumlu davranması gerekirdi. Özellikle ülkemizde son zamanlarda hassas, hatta gergin bir ortamın olmasına rağmen, öz ve öz Türk olan yasalara uyan özveri ile ülkesine hizmet eden barış ve huzura büyük önem veren göçmenlere hakaret edici ifadeler kokan böyle tahrik edici bir yazının hem de Edirne de ye verilmesinin mantığını anlamak güçtür.

Trakya Üniversitesi Rektörü Yener Yörük her şeyi kontrol altında tutmakta fakat bu zavallı Doçentini es geçmektedir.  Yoksa kendiside aynı şeylerimi düşünmektedir. Unutulmasın ki bu ülke Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi tarihte Türk haldede Türktür, ebediyende Türk Kalacaktır. NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE