11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
NASIL BİR KIRKPINAR
Aradan bir ay geçti; Kırkpınar köprülerinin altından akan bulanık sular iyice durulmuştur artık.
Eleştiriler bitmeli ve şimdi yeni Kırkpınar için öneri zamanı demenin vakti gelmeli...
Herkes eteğindeki taşları bir şekilde dökmeli. Olmuş, bitmiş, eksiği fazlası, 650 yıldır konuşulan bu etkinliğin, bizden sonraki nesillere özünü kaybetmeden, yaşanan çağ ile entegre edilerek ulaştırılması esas olmalı herkes için...
Ben olsaydım diye başlayan sohbetlerden oldum olası hoşlanmam ama bir konuyla ilgili insanın fikiri varsa, kimseden çekinmeden söyleye bilmeli diye düşünmüşümdür hep!( Peki; insan her şeyi konuşup tartışmalımı? Mutlaka istisnalar olmalımı? Şimdilik 'o kadar derinden değil beriden' konuşmaya ve tartışmaya çalışarak sürdürelim yazımızı...)
Hani ilahla ki şöyle olsun, böyle olsun diye değil; fikir olsun da tartışılsın diye...
Ortaya attığım fikirlerden dolayı bazen bana kızsalar da, düşündüğüm gibi hareket ederim genellikle... Tabiî ki bilgimin, görgümün, deneyimlerimin olduğu konularda olmak koşuluyla... Dedim ya sesli düşünmenin zaman zaman faydalı olacağını düşündüğümden işte...
Biz gelelim şimdi nasıl bir Kırkpınar konusuna;
Gelenekler insana verilen değerlerle yaşatılır. Gelenekleri yaşatan insanlar onurlandırılmalı öyleyse diye düşünürüm hep... Kırkpınar'da 200 kişilik olabilir; bir Başmisafir Tribünü hazırlansa... Ülkemizin her köşesinden 50 yıldır, 40 yıldır kalkıp Edirne'mize gelen Geleneksel Yağlı Güreş meraklıları için... Ağa bu güreş sever bilgeleri 3 gün ağırlasa Sarayiçi'ndeki Ağa çadırında... Valilikler görevlendirilse her ilde; Başmisafirleri tespit edip Kırkpınar çayırına getirilip götürülmesinde...
Birde Yağlı güreşe emeği gecen; Pehlivandan Yağcıya, Cazgırdan Hakeme, Bezciden Davulcuya, zurnacıya herkesi içine alacak Yağlı Güreşe Emek Verenler Tribünü yapılsa... Bu toprakları kanları, canları pahasına koruyup bize emanet eden, geleneklerimizi 650 yıldır sürdürmemizi sağlayan, Şehit ve Gazilerimizin anısına; ata yadigârı yağlı güreşleri seyretmeleri için Şehit yakınları ve Gazi Tribünü yapsak yeterli sayıda oturma yeri olan... Protokol Tribünlerini bu tribünlerle sarsak... Birde gazeteci ve fotoğraf sanatçıları için sahanın kenarına yeterli sayıda görüntüyü bozmayacak ve pehlivanlara zarar vermeyecek özellikte tabureler koysak...
Gelelim sahanın dışına...
-Sadece gazetecilerin ve fotoğraf sanatçılarının araçlarının park edileceği bir sahanın Sarayiçi'ne Kırkpınar çayırına en yakın noktada hazırlanması çok mu zor? Gazetecilere su ve yiyecek servisi yapıp cay sunacak bir ekibin kurulması asla bir angarya gibi düşünülmemeli...
-Sarayiçi'nde sadece mısır satan seyyar satıcı olmalı o da yolun kıyısında bir yerde aynı hizada temiz tezgâhı olan üç beş satıcıdan fazla olmamalı... Açıkta hiçbir şey satılmamalı... Sarayiçi'de uygun bir yerde; temiz, kullanışlı ve donanımlı iş yerleri hazırlanmalı ve Edirne'nin meşhur ciğerci ve köftecilerine verilerek(!) Sarayiçi şubesi niteliğinde hizmet veren sağlıklı, temiz yiyecek stantları açmaları sağlanmaz mı?
-650 yıllık geleneğimiz için ülkemizin her köşesinden kopup gelen vatandaşları, tam bir kültür festivaline çekip, Kırkpınar'ımıza gerçek manada ulusal boyut kazandırmak amacıyla; 81 ilin her biri için Sarayiçi'ne stantlar açarak Kültür Ve Truzim Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının desteği ile İllerimizin her türlü tanıtımlarının yapılmasını sağlaya biliriz değimli?
- Kırkpınar'da bu yıl uygulamaya konulan ucuz taksi işi, taksicilerin rallici gibi davranmaları yüzünden, insanların aklını başından aldı. Ya taksilerin normal süratte hareket etmeleri sağlanmalı ya da Sarayiçi'ne yolcu taşıma işi her hattan çekilen minibüslerle, ama kurallara uyarak hareket eden minibüslerle olamaz mı?