11073,27%0,94
42,11% 0,05
48,70% 0,65
5391,40% 0,00
8953,99% 1,15
ŞALLI; “SESİMİZİ DUYAN VAR MI !?”
“Ülkemizdeki roman veya Çingeneler kendilerini etnik kimlik olarak tanımlamazlar ”Türk ve “Türk Milliyetçiliği” kavramını benimsemişlerdir. Dünya coğrafyasına dağılan romanların sorunları ülkemiz romanları ile ortak benzerlikler taşımaktadır ( barınma, istihdam, eğitim, sağlık gibi).Son beş yılda Dernekler Yasasındaki değişiklikler sonucunda etnik kimliği ile başlayan mantar gibi roman dernekleri kuruldu. Genel amaçları romanların sorunlarına eğilmek olmasına rağmen, eğildikleri konular Turan Şallı başkadır.”diyen Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı ilgisizlikten ve yanlış anlaşılmaktan yana derdimiz çok büyük diyor.
Turan Şallı yaptığı açıklamada mantar gibi artarak ortaya çıkan roman dernekleri için açtı ağzını yumdu gözünü. Şallının açıklamasında şöyle dedi; “İçlerimizde çok sayıda tatlı su kurnazları da mevcuttur. Türkiye’de 250’ye yakın roman derneği vardır. Mesleki anlamdaki roman derneklerin dışındakiler Avrupa’daki gibi gerçek sivil toplum örgütü olamamıştır. Çoğunluğu Çingenelerin sesi yerine, siyasetin sesi olmuşlardır.”
Siyasetin sesi olan bu dernekler Roman veya Çingenelerin hak temelli mücadelesi, savunucuğu yoktur. Siyasetle iç içe olmaları seslerini çıkarmaya engeldir. Yalaka olsunlar ki, çıkarları zarar görmesin. Roman açılımında otobüslerle toplanan romanlar İstanbul’a götürülmüştü. Otobüse binen bir kadına sormuştum “abla nereye böyle ?” ‘başbakan bizi çağırdı toplantı yapacak, açılım varmış zengin olacağız’ demişti. Dönüşte tesadüfen inişleri sırasında “abla nasıl geçti ?“ diye sormuştum. Ablamın yanıtı “ Balık Ayhan çaldı, Kibariye söyledi, bizde göbek attık” Aradan dört yıl geçti ablam halen göbek atıyor. Romanlar için olumlu çalışmalar vardır…
Demokratikleşme Paketinde Edirne’de Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü kuruldu. Çingene’ce öğrenip, Türkçe anlatamadığımız sorunlarımızı mı anlatacağız. Bu Enstitünün kurulması bizim önceliğimiz değildi. Bize iş lazım aş lazım. Son günlerde ‘Çingene’ sözü yasaklandı. Güzel de oldu. Roman olduk. Kibarlaşıp Esmer yüzümüz beyazlaştı. Türkiye’de romanlar için olumlu gelişmeler oluyor…
Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında gecekondulardan kurtulacak, daha yaşanır mekânlarda oturacaktık. Yıllardır şehrin varoşlarında oturan Çingeneler tekrar başka yerlere sürgün edildiler. Kültürlerinden uzaklaştırıldı. Çok katlı apartmanlara yerleştirildi.’kimi taksitini ödeyemedi, kimi bana uymaz’ dedi ayrıldı. Deprem gerçeği altında yapılan kentsel dönüşümde biz romanlar deprem gelmeden depremin altında kaldık.’sesimizi duyan var mı?!
Devlet, roman sorunlarına Avrupa’dan daha fazla sahip çıkmak zorundadır. Roman açılımı sosyal ve ekonomik gelişmelerin önünü açmadığı müddetçe hiçbir işe yaramaz.’Çingene’ sözünün yasaklanması soruna merhem olmaz. Kentsel dönüşüm altında romanlar mağdur edilmemeli. Romanların evleri Alicengiz oyunları ile Anayasal hakkı olan barınma hakkı ellerinden alınmamalıdır. Devletin görevlileri işine geldiğinde ‘romanlar bizim birinci sınıf vatandaşımız’ diye nutuk atıyor. Ancak, bu sorunlarımız görmezden geliniyor. Samimiyet bunun neresinde? “Yandan selimem yandan severler mi bizi candan” diye düşünürken, “evet severler bizi yandan”. Yüzyıllardır yoksulluk girdabının içinde çırpınan romanlar her türlü olumsuzluğa rağmen devletine ve bayrağına sahip çıkmıştır.
Kentsel dönüşümde büyük çaresizlik, perişan ve gülen yüzler solmuştur. Adeta Dünyaları kararmıştır. Gariban Çingene yaşadığı bir ömür boyunca sadece bir gecekonduya sahip oldu. Bir ömür boyunca sadece bir gecekonduya başkaları konmanın peşine düştü. Günahtır. Yazıktır. Bedduası sizi tutar. Roman sorunu bütünsel olarak ele alınmalı, kapsamlı süreklilik içeren sosyal içerme politikaları üretilmelidir. Kentsel dönüşümün en büyük mağduru romanlar sosyal patlamanın eşiğine gelmiştir. Roman mahallelerinde her türlü olumsuzluklar baş göstermiştir. Toplum da romanlar daha da sorunlu bireyler olma yolundadır. Sesimizi duyan var mı?