11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
Hem de ne dedikodu...
Zaman zaman gazetemde manşetten verdiğimiz haberlerle kamu adına hizmet veren kurum ve kuruluşlarla ilgili (bizce) önemli konuları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Sağ olsunlar yazılarımı ve gazetemi takip eden okurlarımız bu (bizce) önemli haberlerin neticelerini sorup öğrenmek istiyorlar.
Böyle durumlarda yazılarımızla ilgili; varsa resmi makamlarca yapılan bir soruşturma ya da inceleme; ilgili kurumca bize bilgi verildiyse(!) okuyucularımıza bildiriyoruz. Vatandaş haklı olarak "yapılan yapanın yanına kar olarak kalmasın" istiyor! Tabi vatandaş istiyor da istediği oluyor mu onu bilemiyorum!
Vatandaş mağduriyetlerinin takip edilip neticelenmesini isterken, bir yandan da gözünün içine bakılarak, memleketin soyulmasını da istemiyor! Ve diyor ki; benim bile rahatlıkla gördüğüm bu olumsuzlukları devlet nasıl görmez? Devletin gözü kör, kulağı sağır, burnu koku almaz mı diyor! Diyor ve cevabını da kendi veriyor; devlet herkesten iyi görür, iyi işitir ve iyi koku alır... Devlet bu işi memurlarıyla yapar! İşte tam bu noktada benim yazı başlığım devreye giriyor Sayın Valim; devlet madem bütün bunları bilir, duyar ve koklarda biz bundan niye haberdar olmayız? İşte sorun burada; bunca yazılan çizilenler niçin araştırılmaz? Nedir saklanan? Ya da kimdendir saklanan? Ya da varsa yanlış ve yalan söylenenler; neden hesabı sorulmaz yalancılara ve iftiracılara?
Bu sorular uzayıp gittikçe haber olmayan yerden başlar dedikodular fışkırmaya! Tıpkı bu günlerde herkesin dilinde dolaşan şu; "sözde personele dağıtılmayan bir bankanın maaş karşılığı verdiği promosyon payı gibi!"
Hani tam "imam yellenirse cemaat ne yapar" cinsinden bir mevzu olan bu iş için mağdur olduklarını söyleyeler, sözde ilimizin önemli avukatlarından birine dertlerini anlatıp çare aramaya kalkmışlarda, hani dedikodu buya; bu avukat ta şimdi bu işi örttürmeye çalışıyormuş secim mi varmış ne...
Günde beş vakit konuşulan bu iş için birileri utanmasalar "bu işten herkesin haberi var!" diyecekler. Birde pazartesi günü hastanelerin birleşmesiyle ilgili çalışmaları yerinde gözlemleyip, TOKİ 112 Acil Sağlık Hizmetleri Komuta Kontrol Merkezinin açılışını yapmışsınız. Haberimiz olmadı! Haberdar olsaydım(!) ben de orda olmak isterdim!
Hani fırsat olursa belki sizinle laflarız. Diye. Mesela; henüz fiziki olarak çok yetersiz olan, yeni göğüs hastalıkları bölümünde, Aktif veremli hastaların göğüs hastalıkları hastalarıyla izolasyonsuz ortamda hangi şartlarda tedavi göreceğini ve bu taşıma işleminin ne kadar doğru ve ekonomik olduğu konusunu konuşurduk!
Konumuz dedikodu ya, 112 acille ilgili daha önce yazdıklarım konusunda fikriniz var mı diye laflardık! Ha birde Devlet Hastanesi Kantin işi var ama ona vakit kalır mıydı bilemiyorum. Yok, yok; Selimiye Devlet Hastanesi Kantini değil... Onu daha yeni kiraya verdiler. Hem de vergileriyle birlikte yaklaşık 170 Bin TL. ye... Yani eski parayla 170 milyara... Öyle böyle değil ayda yaklaşık 14, 15 milyar kazanç elde etmişler. Kantine gelen düzen ve hizmet anlayışındaki değişikliklerde cabası!
Hangi kantin mi? Devlet hastanesinin kendi işlettiği kantin Sayın Valim; hani geçtiğimiz yıl(2008 yılında) yaklaşık 250 Bin TL. Ciro yapan 2007 de de yaklaşık 200 Bin TL. Ciro yapan; müşteri kapasitesi SSK hastanesinden en az iki üç kat fazla olan Devlet hastanesinin kantini... Bu gün bizim gazetenin manşetinden giren haberdeki kantin işte Sayın Valim!
Bu arada göğüs hastalıklarına çıkmışken Halk Sağlığı Laboratuarı Müdürüne uğrayıp; AVON güzellik ürünleri hakkında; pardon, pardon yapılan tahliller hakkında bilgi falan isterdik!
Gördünüz mü Sayın Valim; bu dedikodu denen şey ne kadar kötü bir şey; insan dedikodu yaptıkça yapası geliyor... En iyisi biz haber yapalım... Değimli?