DSİ GENEL MÜDÜRÜ SU KRİZİ İÇİN EDİRNE'YE GELİYOR:
Meriç Nehrinde 1985'i Aratmayan Kuraklık
Geçtiğimiz haftaki haberimizde de vurguladığımız üzere, Meriç Nehri'nde su seviyesi 1985 yılındaki ölçümlere kadar gerilemiş durumda. Ancak bu kez kuraklık, çok daha yüksek sıcaklıklarla birleşti. Üstelik o döneme göre çok daha gelişmiş teknolojik altyapıya ve idari imkânlara sahip olmamıza rağmen, doğanın bu sert tepkisi karşısında yine kırılgan bir tabloyla karşı karşıyayız.
Özellikle Yenice Görece'den başlayarak Enez'e kadar uzanan Meriç Nehri kıyısındaki tarım arazilerinde ciddi kuraklık sinyalleri alınıyor. Sarıcaali, Sultanköy, İpsala, Paşaköy, Karpuzlu, Paşalı ve Enez çevresindeki çeltik üreticileri büyük bir belirsizlik içinde. Tarlalar, susuzluk nedeniyle kuruma riski taşıyor.
Bu kritik süreçte, İpsala Kaymakamı ve Edirne Vali Yardımcısı Ömer Sevgili tarafından oluşturulan kriz masası dikkat çekiyor. DSİ ve Tarım İlçe Müdürlüğü'nden iki yetkilinin katılımıyla sahaya inen Sevgili Hamzadere ve Karasaz sulama birliklerini yönetimini devre dışı bırakarak, gün içinde önemli müdahalelerde bulunarak suyun kontrolünü sağladı. Mandakoru mevkinde önemli kritik müdahaleler bulunan kriz masasının yarın sabah itibarıyla Sarıcaali bölgesindeki 'ölüsaha' mevkisinde yer alan yaklaşık 2000–2500 dekarlık alanın sulanması için planlama yaptığı öğrenildi.
Edirne valisi Yunus Sezer'in müdahalesi ile açılan kauçuk barajın suyu kısa vadeli dertlere çare olacak!
Öte yandan; Edirne Valisi Yunus Sezer de krizin büyüklüğüne kayıtsız kalmadı ve bu güne kadar kadar sadece su sporları etkinlikleri için kullanılan kauçuk barajın kapaklarının açılması talimatını vererek, Meriç Nehri'ne su salınımını başlattı. Böylece suyun menbaadan İpsala'ya kadar olan bölümünde bulunan su pompaları, jandarmadan alınan destekle kontrol altına alındı ve su, Mandakoru mevkiine kadar ulaştırıldı.
Edinilen kulis bilgilerine göre, DSİ Genel Müdürü ve teknik ekibi, krizin boyutlarını yerinde tespit etmek ve çözüm için yol haritası oluşturmak üzere yarın Edirne'ye gelecek. Bu ziyaret, Edirne'den Enez'e kadar uzanan geniş bir kriz yönetim planının oluşturulması açısından büyük önem taşıyor.
Bu gelişmeler, krize daha profesyonel, liyakat esaslı ve zamanlaması yerinde müdahalelerde bulunulduğunu gösteriyor. Ancak unutulmamalıdır ki, her yıl benzer kuraklıklarla yüzleşeceksek, sadece kriz anlarında oluşturulan masalar yeterli olmayacaktır. Bölgenin geleceği için önleyici su yönetimi politikaları, altyapı yatırımları ve uzun vadeli stratejiler artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
Vali Sezer'in doğrudan sürece -birçok risk alarak!- müdahil olması, çok doğru bir hamle olarak değerlendirilmeli ve konunun sadece bürokratik önlemlerle değil, tarım politikaları, sınır ötesi su yönetimi ve uluslararası iş birliği bağlamında da ele alınıp, Bulgaristan'dan gelen suya duyulan bağımlılık, bölge üreticisini her yıl aynı riskin eşiğinde bırakılmamalıdır.
Görünen o ki, DSİ Genel Müdürü'nün sahaya inmesi, krizin ciddiyetinin artık en üst düzeyde fark edildiğini ortaya koyuyor. Şimdi mesele, bu farkındalığın kalıcı çözüm projelerine dönüşüp dönüşmeyeceğidir?